31 Mayıs 2012 Perşembe

Belki kaçarsın ama saklanamazsın,ister beğen ister beğenme ,öyle yada böyle.
Yaşayacağız,doğmuşuz bir kere...!
Zehra Asuman
Dil'den dökülenlerden geriye kalan sadece hüzne bulanmış Dîl yorgunluğu...
Zehra Asuman
Dilden dökülenlerden öteye bir şey kalmıyor geriye kalan sadece Dîl yorgunluğu...
Zehra Asuman

30 Mayıs 2012 Çarşamba

İnsan farkındalığı kadar düşünür,kapasitesi kadar anlar,anladığı kadarını duyar,idraki kadarda uygular...!
Zehra Asuman
Keşke demenin panzehiri,o pişmanlığı kendi cinsinden telafi etmektir...
Zehra Asuman

Keşke...!


İlahi inanca sahip olan insanın hayatında keşke kelimesi yer almamalıdır hatta keşke kelimesi hafızadaki lugattan tamamen silinmelidir..

İnsana irade verilme hasebiyle seçim fırsatıda verildiğinden dolayı hata yapabiletesi olan canlıdır.Yaptığı yanlışları erdem olarak görmüyorsa o yanlış üzerinden doğruları öğrenmesi için bir nevi fırsattır bu,özür dilemeyi bilerek daha iyisini yapma çabasında olmak koşulu ile.
Hata yapmasını övgü malzemesi olarak kulanmadığı sürece affedilme hakkı da her zaman saklı tutulmalıdır kişilerin.

Bununla beraber insanın keşkeleri yaşaması kadarda doğal bir şey yoktur.Çünki bir sonraki saniyesi gayb olan insan fıtratından gelen karakterle,edindiği tecrübelerle ve öğrendiği bilgilerle davranış sergiler,bunun içinde sıkça yaşayabilir pişmanlıkları,hatta öldüğü ana kadar..

O yüzden tüm öğrendiği bilgileri, edindiği tecrübeleri ve gördüğü doğruları akıl süzgecinden geçirerek en güzelini yapmalıdır ki ,sonrasında da hayırlısı buymuş erdemini gösterecek yürekliliğe sahib olabilsin.

Bu keşke pişmanlıklarını herkes kendi miktarınca yaşamıştır az veya çok,her pişmanlık bir adım yükseliş için hamledir aslında, eğitir ve terbiye eder.Keşkeler farkına varabilen için büyütür insanı.Bir pişmanlığı telafi etmenin tek yolu ise kendi cinsinden telafi ile mümkündür.

Keşke demek geriye dönük bir kelimedir,"bu sefer" kelimesi ise ileriye doğru ve daha iyisini yapmayı ifade eder.öyle ki geriye bakmak acı verir ,eksiklikleri hatırlatır..
Yenilenmek için ise en iyisini umut ederek gayret edilmelidir.Pişmanlıklar özür dilemek bağlamında kullanılabilirse bunda hiçbir sakınca yoktur hatta erdem bile sayılabilir.

Keşkelerde takılıp kalmak ise sadece vesvese ve evhamlara kapı açar,doğrulara bile şüphe katar,vesvese kafa karıştırdığından dolayı ister istemez yanıltabilir,insan bunu çok iyi ayırabilmelidir farkında olarak.Ölçüleri doğrulardan alarak davrandıktan sonra sorun yoktur,olanın en iyisi olmuştur artık.O zamanda sonuçlarını tebessümle karşılamak lazım gelir...
Keşke demenin acısı,Hayırlısı buymuş noktasını koyarak bir sonraki adımı daha dikkatli atmakla geçirilebilir...

Ben bunu yaptım veya keşke yapmasaydım derken gizli bir güç iddiası da vardır orada. Zımnen şunu söylemektedir,'ben her durumuma hakimim...'
Onu aldım bunu yaptım vs. gibi, madem ki böyle söylüyorsun gücünde yetiyordu ,o zaman bu pişmanlık nedendir..?
Çelişkidir bu , ben yaptım diyorsan arkasında durmalısın ,yok benim dışımda gelişti elimden de bir şey gelmezdi diyorsan bu durumda da sonuç tevekkülü getirir..

İnsan yanlışlarla yürür,doğrularla yürür,acılarla yürür güzelliklerle yürür fakat hep yürür.Bunun içinde ileriye doğru yürürken aklını hep iyi yönde ve kendini geliştirme çarelerini üretmek için kullanmalıdır.

Keşke dememelidir hiç bir zaman. Aslında herşey olması gerektiği gibi olmuştur,bu gün keşke dediğimiz onca şeye yarınlarda iyi ki dediğimize çok şahit olmuşuzdur.Her yeni başlangıçta bu sefer en güzelini yapacağım gücümün yettiğince.
Buna rağmen yine de sonuç her ne olursa olsun kabulümdür,çünki ben bir İnsan'ım...
Zehra Asuman-Denemeler

29 Mayıs 2012 Salı

Harama bulaşmamış kelimelerim var benim, boğazıma düğüm olmasın diye yuttuğum...
Zehra Asuman

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Ben susuyorum fakat kelimelerim çığlık çığlığa...
Allah kimseyi iki taraflı üzüntü arasında,seçeneksiz bırakmasın...!
Amin.amin.amin...
zehra asuman
Sözün bittiği susulanın geldiği yer,çok şey var diyecek ve hiç bir şey yok söyleyecek...
Zehra Asuman
Çok çaresiz kaldığım anlarım oldu,hatta bu açmazları yaşarken meded aradığım paylaşıp desteklerini beklediklerim de oldu..
onlarca yaşadığım sıkıntılarımı çözebilecek birini hiç bulamadım ,en yakınım dahil.

Öyle problemler olur ki buna hiç kimsenin gücü yetmez ,bu fiziksel yönü itibari ile değildir çoğu zaman.
Görünen kısımlar beni hiç korkutmaz ,sorunlar görünmeyende gizlidir genellikle.
Bu bana konuşmayı değil de susarak çığlık atmayı öğretti
zaman kaybıydı bu şikayetlenmeler,ardından şikayetlerin getirdiği duaların sonuçlarını ertelemesi.
Oysa duymuştum şikayet duanın hızı keserdi.

Herşeyi bırakabilir insan eğer somut ise ,gidilemeyen soyutlardır,hafıza muhteşem bir depo.
topladığı hiçbirşeyi unutmuyor,yer yer çıkıyor ortaya olmadık zamanlarda,
unuttum zannediyorsun günlük hayatında hiç bir çağrışım yağmadığı anlarda ,o bulunduğun hal ile olan çağrışımları getirdiği için sen diğerlerini hatırlamıyorsun .
Fakat fırsatını ilk bulduğu anda,Diğerleri de ara ara ziyerete geliyorlar.
bu bir koku ile olabilir,üzüntü ile olailir,sevinç ile olabilir,hastalık veya şu bu ile olabilir, ama mutlaka gelir..
Çok sadıktır bu konuda biriktirdiklerin,yüzsüzdür aynı zamanda istemesende gelir,
hatta yatıya kaldığı günlerde olmuştur çoğu zaman...
Duanın söze başlaması için ,sözlerinin tükenmesi gerekir...
Zehra Asuman
Güneş bazılarına hiç doğmaz kimilerine de hiç batmaz...!
Zehra Asuman
Bir yol düşledik,sonu aydınlık olan,
Dualar önüme yol oldu bende dua'larla yol alan...!
Zehra Asuman
Kendisi üzerinden ölçü koyupta başkalarının dinini ,dilini,rengini ,ırkını, aklını sorgulayan ve ölçü koyan insanlar çok ilginç.
Ölçü benim.!...
Ya bana benzersiniz ,boyun eğersiniz yada sizler birer hiçsiniz,diyen aklı hayret ve esefle izliyorum...
Zehra Asuman
Sorun şu,sevenlerimiz çokta anlayanlarımız neden az....?
Zehra Asuman
Yanlış tasavvurdan ,doğru düşünceye varılamaz.../...yanlış düşüncedende doğru eylem çıkmaz... 
Zehra Asuman
Ya İlahi,
kendi aklıma baktım ,tıkandım kaldım,
kendi gözüme baktım eksik gördüm,
kendi kulağımla işittim hata yaptım,
Kedi dilimle konuştum,yanlış konuştum,
kendi merhametime baktım acziyetimi gördüm,
kendi gücüme sığındım ,yetersizliğimle kaldım,
Sen benim hadsizliğime şahit ol ya rabb.

elim mahkum ,ayağım bağlı ,
sen vermezsen hiçliğimde kaybolurum,
Bana merhamet et merhametine sığındığım...
Amin.amin.amin...
Zehra Asuman
Bir Dua miktarı yolum kaldı...
Zehra Asuman
Tevafuk olduğun için mucize/sin....
Zehra Asuman
Ya İlahi ;
Sen'den istediklerimi; Kahr edipte verdiklerine değil, hoşnutluğunla İkram ettiğin Lutuflarına talibim...
Zehra Asuman
Kısa cümleler kuralım fakat içi dolu kelimeler olsun,keyifli ama bereketli olsun yaşadıklarımız.
Kimse kimseyi yormasın ,yaşanılır kılsın dünyayı ,hayatı kolaylaştırıcı olsun yaptıklarımız...
zaman yok siyah harfleri kullanmak için,öğrendik ki güzellikler kısa ve derinmiş ,iyileştikçe çoğalıyor sevgilerimiz...
Oysa zaman yoktu önceliğini ertelediğimiz fakat önemini bu gün farkettiğimiz , olmazsa olmazlarımızın..
Telafi etmeliydik kaçırdıklarımızı.
Anladık ki bu kırgınlanlıkları biriktirme sevdası ,günler gerisindeki acılardan engelleri demet demet seriyormuş önümüze ...
hep bu sebeble dündekileri bu güne taşımak tekrar tekrar kanatmakmış yaraları, bu günü kaçırmıştık gereksiz didişmelerle ...
Bunlar yarınlardaki ümidin cinayetleriymiş meğer.
Bu saçmalıklar sayesinde ne dünden birşey anladık ,nede bugünü yaşayabildik...
Ve nede güzellikleri çoğaltmak adına birşey bırakabildik yarınlara..
Yazık...
Zehra Asuman
Not:İçimden Geldi

22 Mayıs 2012 Salı

Cüz-i iradenin sınırlarını zorladım,acizim ,dipteyim.
Artık Küllî iradenin merhametine sığındım ,beklemekteyim...
Zehra Asuman
Cüz-i iradenin sınırlarını zorladım,acizim ,dipteyim,
Artık Külli iradenin merhametine sığındım ;beklemekteyim...
Zehra Asuman

Yol almak istiyorum..

Yol almak istiyorum..
Bu dönüm noktasına kaçıncı gelişimdi, üç, beş ,yedi ,dokuz...?
Çaresiz ,güvensiz, acabalarla hazırlanmıştım defalarca cılız cesaretimle,hep çevirmişlerdi yolumdan şu veya bu sebeplerle ,geri dönmüştüm o yollardan kendi hesaplarınca,yolumu beğenmeyenler için..
sonrasında mı...?
Her zaman ki gibi yine kendimleydim ,başkalarının yollarını takip ettiğim için hep yolsuz kalmıştım.
bu yolculukta sadece bir ben vardım birde beni en iyi bilen.
O yollar olmazdı artık kendi kendimin yolunu açmalıydım,
...açtım...
_______________________________________________________________________
Şimdiye kadar çok dinlemiştik başkalarını ,önemli kararlar aldık onlar'la,ama senin hayatını ,sana yakışanı onlar nereden bilebilirdi ki..?
çatışma yaşadık hep bu yüzden kendimizle.Onların sana sunduklarıyla senin istediklerinle uyuşmuyordu,onları dinlersen sen kaybediyordun,kendini dinlersen onları kaybediyordun.
Hayatımıza o kadar müdahil oluyorlardı ki,o kadar çok konuşuyorlardı ki,artık kendi sesimizi duyamaz olmuştuk.

Sonra faturalar ağır geldikçe çekilmeye başladılar bir bir,nedense hep bu durumlarda yok oluyorlardı sanki hiç olmamışcasına ,yine kendimiz ödüyorduk bu faturaları.
onlar çekildikçe kendimizi daha net duymaya başladık ,duydukça da yaşadığımız hayatın ne kadar yabancısı olduğumuzu farkettik.
Bu kadarı yeterdi,artık kendin olma zamanıydı.

Ömrümüzün çok kısmı onların olmuştu zaten.
Artık kalan miktara da kendimizi sığdıralım bakalım ,neler yapabileceğimizi görmek için.Bu kez onların bizi desteklemesi lazımdı hani şu ödenmemiş faturalar için,seviyorlarsa destek olsunlar sevmiyorlarsa da yoldan koymasınlar, yol olsunlar yada olmasınlar...!

Fakat bu kez kararlıyız...!

Başkalarının açtığı yollarda çok oyalanmıştık ,"zarardan an alsak kâr'dayız" dedik ,zor olan ama umut dolu bir yolculuğa çıktık.
sağlık ,imkan,kâr,çıkar hiçbir şeyin hesabını tutmadan..
yorgunmuyuz..? ...evet çok yorgunuz...

Kendimiz olmaya karar verdikten sonra artık sağduyumuzu daha net olarak duymaya başlamıştık,çıkmaz yolların sorumluluğunu taşımak onlarada ağır gelmiş olmalıydı ki ,çekilmişlerdi artık.
hele ki çekilmişler..
_______________________________________________________________________
İstişaresiz hiç karar almadım bu güne kadar,benim hayali dostumda olmadı ,iç sesime güvendim hep, kimsenin duymadığı ama bende çığlık attığı .
-gidelim mi ,evet.!
-yapalım mı hayır.!
-öylemi diyorsun ,evet.!
böyleydi diyaloglarımız,artık biz bizimleydik,sonuçları bizi bağlayan,beklentisiz,çıkarsız,sadece güven telkin eden ,bu sefer kendimiz olmaya karar verdik.
...bu kez ötekileri de dinlemedik..

Belki açılmış yollarda yürümek kolaydı,var olan yollarda yürümüştük şimdiye kadar ,istediğimiz yere götürmemişti bizi o yollar,o zaman yol arama dedik kendimize ,sen aç öyle bir yol açki o yol bütün yollarla birleşsin , hemde öyle bir yol olsun ki yolcular sende yol alsın,hiç kimse yolsuz kalmasın...
Dedik ve koyulduk yol'a,Hayr ola....
Zehra Asuman-Denemeler

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Her Şey Çok Güzel Olacak...!

Her Şey Çok Güzel Olacak
Çekim yasasının işleyişi açısından bakarsak, “Her şey çok güzel olacak.” diye düşünmek ve hayata böyle bakmak tabii ki “Her şey ne kadar kötü ve daha da kötü olacak.” diye bakmaktan çok çok daha iyi. 

Ve tabii ki düşüncelerini ve duygularını pozitife çevirme yolunda, büyük bir aşama o kişi için.

Ama ben, hem kendim için hem de tüm sevdiklerim için, daha iyisi varken, bununla yetinmek istemezdim ve kesinlikle bunu tavsiye etmezdim.

Neden mi?

Çünkü “Her şey çok güzel olacak” bakış açısında içten içe hissediyor musunuz, bir başka gizli ima, bir başka gizli tını var:

“Şu an her şey berbat ama…”

Siz de hissettiniz mi bu tınıyı?

Ne zaman “Her şey çok güzel olacak.” desem, bu sözle beraber, aslında burada ve şimdi mutlu olmadığımı, şimdiyi sevemediğimi ama bunun etkisini azaltmak için “Gelecek hakkında bari iyi düşüneyim” dediğimi hissettim.

Oysa ki şimdiden nefret ederek, güzel şimdilere ulaşamıyoruz.

Çekim yasasının lehimize işlemesi için burada ve şu an mutlu olmamızın önemi çok büyük.

Benim kendim için ve tüm sevdiklerim için tavsiye edeceğim bakış açısı: “Her şey çok güzel” bakış açısı.

Hemen şimdi deneyin. “Her şey çok güzel olacak” derken, aynı anda etrafınıza bakın. Büyük bir ihtimalle, gözünüz uzaklara dalacak ve gelecek güzel günlerin umudu kalbinize doğacak.

Bu fena bir şey değil.

Daha doğrusu hiç yoktan iyidir.

Şimdi bir de bundan daha iyisini deneyelim.

“Her şey çok güzel” deyin ve aynı anda etrafınıza bakın. Eğer becerebilirseniz, oda gözlerinizin önünde belirecek, deminki örnekteki gibi dalıp gitmeyeceksiniz. Şu anı ve şimdiyi hissedeceksiniz. “Evet, her şeyin bir anlamı var. Başınıza gelen her şey sizi hayatta belli bir noktaya yönlerdirdi. Evet, her şey çok güzel.”
Bunu idrak edince, oda gözlerinizin önünde güzelleşecek ve sanki dün, bugün, yarın aynı anda şekil değiştirecek. Ve kalbinizde bileceksiniz: “Her şey çok güzel. Şükürler olsun Rabbime, tüm yardımlar, yol göstermeler, güzellikler için.”

Ve bunu hissedince, yine bileceksiniz ki “Her şey doğal olarak daha da güzel olacak. Başka türlü nasıl olabilir ki?”

Çünkü artık biliyoruz. Çekim yasasını biliyoruz. Hayatın işleyişini, kurallarını, yasalarını biliyoruz. Allah’ın kurduğu düzeni bir kere bilince artık bilmezlikten gelmek olmuyor.

Evet, başımıza gelen her şeyin başımıza nasıl ve neden geldiğini biliyoruz. Sırf bakış açımızla hayatımızı nasıl şekillendirdiğimizi, nasıl şekillendirebileceğimizi biliyoruz.

Bilmek belki de hayatta sahip olabileceğimiz en büyük kudret.

Şükürler olsun bize bu bilgiyi ulaştıran, yol gösteren Rabbimize ve aracı olan tüm dostlarımıza.

De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.” Zümer suresi 9

Yukarıdaki alıştırmayı yaparken, eğer “Her şey çok güzel” deyip odaya bakarken, kalbinizde hissedemediyseniz bunu, bu demek ki bu konuda biraz alıştırma, egzersiz yapmanız lazım.

Bir defter alın, ve her gün kendi hayatınızda veya tanıdıklarınızın hayatında bulabileceğiniz güzel şeyleri bu deftere yazın ve bunlar için şükredin.

Çekim yasasının işleyişinde çok ilginç bir nokta var, bunu sizinle de paylaşmak isterim:

Çekim yasası aldırmıyor şükrettiğiniz şey size mi ait başkasına mı ait.

Çekim yasasının tek aldırdığı şey sizden yayılan enerji.

Yani, komşunuzun güzel evi için şükrettiğinizde, çekim yasasını ilgilendiren tek şey sizin yaydığınız şükür enerjisi.
Bu durumda hayatınıza, bu pozitif enerjiye denk şeyleri çekiyorsunuz.

Ama komşunun güzel evine kıskançlıkla bakıp, kendinizinkini beğenmediğiniz zaman da hayatınıza, bu negatif enerjiye denk şeyleri çekiyorsunuz. Yani kendinizi fakirleştirirken, başkalarının zenginliğini arttırıyorsunuz.

Sanki, “Kıskandın ha, al biraz daha kıskan” der gibi oluyor hayat.

Şükredince de (başkasına ait şeylere dahi) “Şükrettin ha, al biraz daha şükret” gibi oluyor hayat.

Uzun lafın kısası, eğer “her şey çok güzel” diye bakamıyorsanız hayata, bu güzellikler, iyilikler bulma alıştırmasını ve şükretme alıştırmasını hayatınıza acilen yerleştirmenizi tavsiye ederim.

Su Terapisi;Suyun Hafızası Var


Su Terapisi;Suyun Hafızası Var

Su Terapisi 

Suyun hafızası var
‘Benim endişelerimi temizlesin’ düşüncesiyle içilen su, bedende bu komutu yerine getirir.
Suyun hafızası var. Su bütün evrenin ve kainatın başlangıç noktasını oluşturuyor. Ve insanı bedenlenmesinde etmen olan en önemli madde. Su olmadan ne yeryüzü, ne gökyüzü, hiç bir canlı olamazdı. Bedenin yüzde 70'i su ama beyinle birleştiğinde bu su anlam kazanıyor. O zaman H 2 0’dan çıkıyor. Ve ona hangi dalga boyunu yüklersen o frekansa bürünüyor. Moleküler yapısı dönüşüyor, bedene şifa katıyor. 

Örneğin zihninizden “Bütün kuşkularım, korkularım arınsın, bedenim bunlardan temizlensin” diye geçirip, suyu içtiğinizde, o kesin şifadır. Çünkü, sözlerle suya frekans yüklemiş oluyorsunuz. Düşündüğün anda beyin onu tanımlayarak bir dalga boyu yayıyor. Ve sen suya doğru bakarak bunları söylediğinde kayda alıyor. Bütün bunlar düşünülerek içildiğinde, bedenin ihtiyacı olan bir işleve bürünüyor. "Beni üzüntülerimden temizlesin" diye içildiğinde bedene o şekilde aktarılıyor ve komutu yerine getiriyor. 

Huzur kavuşmak, dertlerden kurtulmak için önce derin bir nefes almak, yaşam enerjisini bedene aktarmak sonra da bu düşüncelerle suyu içerek şifa bulmak mümkündür. Ben uzun yıllardır, bu uygulamayı hayata geçiriyorum. Hem sağlıkta hem estetikte hem de şifada. İnsanların huzura kavuşması için bedeni arındırmak çok önemli. Bir insana şifa olsun diye frekans yükleyerek verdiğimiz su, o kişinin bedenini temizler. Suyla ilgili uygulamalar onlarca. Örneğin büyüyü çözer, akıp gitmesini sağlar. Eve konulan bir kase su, bütün odalardaki negatif enerjileri yok eder.. Bedene doğru bir şekilde yüklendiğinde şifa aracıdır. Nasıl ilaçlar şifa katıyorsa su, bunlar arasında en önemli maddedir. “ "Yarın için düşüncelerinizi, niyetlerinizi ve dileklerinizi bir kağıt bardağın üzerine yazın, suyun bunların tezahürüne yardım etmesi için. Bazen bu, “yarın şaşırtıcı şekilde yaratıcı olacağım ve sevgiyle parıldayacağım” gibi genel iyi bir prensip olabilir veya “yarın bu durum ile zorluğumu çözmeyi diliyorum” gibi spesifik olabilir.”

Bunu tam bir zihinsel berraklık ve şükran ile yaptıktan sonra, suyun yarısını için ve suyun büyük yoğunluk ile yansıttığını ve evrene büyütücü bir anten olarak davrandığını bilerek uykuya dalın. Bedeninizdeki içtiğiniz su sizin niyetinizi taşıyor ve hala HERŞEYE bağlı olan bardakta kalan su ile bağlantılı ve mesajınızı evrene göndermenize yardım ediyor. Onun yapısı düşüncenizi gerçekten değiştiriyor ve bu bilim tarafından kanıtlanabilirdir. Siz uyurken, bilinçaltı zihniniz hem bedeninizdeki suyla hem de bardaktaki suyla iletişim kurmaya devam eder ve sizin konsantre olduğunu şeye yapısını değiştirir, sabahleyin uyandığınızda ve bardakta kalan suyu içtiğinizde, tam tamına hayallerinizi içiyor olursunuz !
Bu, onları tüm varlığınızda daha da güçlü yansıtır. Bunu her gece yapın ve nelerin olduğunu görün, mucizeler katlanır ve sağlık daha hızlı şekilde güçlenir. Su, insanların sahip olduğu en güzel, değişken ve düşünceden etkilenen fiziksel maddedir. Su varlığımızın hologramında nıhai fiziksel tezahürdür ve eğer suyunuzu severseniz, o da sizi sever ve yolunuzda size yardım eder. Su canlı ve farkındadır.

NİYET ÖRNEKLERİ:

**suyun yüksek benliği ile bağlantı kuruyorum ( bunu reiki bilenler sembollerle yapıyorlar) bu suyun kendi ph değerini 7,5 e yükseltmesini ve ben bu suyu içtikçe... suyun bedenimdeki tüm dna dizilişlerini orjinal haline getirmesini, dokuları onarmasını istiyorum... şifa olsun, şifa olsun, şifa olsun, oldu bile çok şükür.. teşekkür ederim, teşekkür ederim, teşekkür ederim..

**yarın ........ duruma çözüm üretmeyi ve yaratıcı eylemlerle bu sorunu halletmeyi seçiyorum.

***Bütün kuşkularım, korkularım arınsın, bedenim bunlardan temizlensin” 

***suyun ruhu,zihni ve bedeni seni çok seviyorum... bedenimi dna sarmallarımdan başlayarak, tüm hücrelerimi ve dokularımı, yenilemeni, bedenimin bütün fonsiyonlarını dengelemeni istiyorum..
şifa olsun,şifa olsun,şifa olsun, Oldu bile çok şükür. teşekkür ederim, 
teşekkür ederim, teşekkür ederim

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Zor'da kolayı , kolayda zoru seçmek,kalmakla gitmek arasında.!

...Gitmek mi zor?
________________Yoksa kalmak mı ...?

18 Mayıs 2012 Cuma

Miktarımı seviyorum!

Miktarımı seviyorum!
Çünki vereni biliyorum...
Bizim de miktarımıza düşen buymuş uygun görüp nimetlendirene hamd olsun,veren de alanda O'dur.
Hayatın içindekileri sevebilmemiz için önce kendimizle barışmak sonra da Miktar'larımızı kanaat etmemiz gerekiyordu.
Bende bu bilinçle nimetlerine hep şükrettim,külfetlerini de çözmek için gayret ettim sabırdan destek alarak,bundan sonrasında bana düşense sonuçlarına tevekkül etmek kaldı.

Oysa biz miktarlara gösterdiğimiz rızasızlık yüzünden farkında olmadan birdenbire kaderle olan savaşın içinde buluyoruz kendimizi.

Bu şavaşmanın sadece yel değirmenlerine karşı verildiğini anlayamamak ...yazık...
Yazık ediyoruz kendimize..

Biran önce akıntıya kürek çekmekten vazgeçip,kaderle savaşmak yerine kendimizle ve miktarlarımızla barışmak zorundayız.
İmtihansız bir hayat düşünülemez çünki geçici görevle gelinmiş ve dönüşü zorunlu bir yolculuktur bu.
Döndüğümüzdeki yerimizi belirleyecek şeylerde imtihan dediğimiz bu miktarlara verdiğimiz cevaplardır.Taksimat dağıtılmıştır hepimizin kabına göre az veya çok.
İmtihanların tümü ise, ahireti satın almak için verilmiş bir nevi getirilerdir.
Hayrı da Şerri de olması gerektiği gibi yaratıldığını ve hayatın bir parçası olduğunu kabullenmek ,bize bir an önce yol almamızda çok yardımcı olacaktır, mutsuzlukla tükenip gitmemek için..

Sabretmek ise, sıkıntılar verildi diye kabullenmek değil,sadece susup öylece izlemekse hiç değildir...
Elinden gelen tüm imkanları seferber ettikten sonra çaresiz kaldığın an ,O sabır noktasının geldiği andır işte ...
Sabır gösterdikten sonra olayları karşılama biçimine göre,ondan sonrakilerdede ya eli boş kalmaktır yada malum üzere ödüldür...

Ne kadar erken barışırsak miktarımızla o kadarda erken başlarız yaşamaya..
yaşamaksa şartlar ne olursa olsun duruma göre gayrette olmak, sonrasında gelenlerin tümüne de tebessüm etmektir.Bu sırada akan zamanın içerisinde sıkıntıların satır aralarında ki güzellikleri de kaçırmamak,yaşam mücadelesi verirkende küçük detayları bile atlamadan hoşluklar yakalayabilmektir .

Yaşamak dediğimiz şeyde budur,Hay'dan gelenlerle Hayat bulmak...
Zehra Asuman
Not:İçimden Geldi

Hamd olsun...

Kullarına yaptığı taksimatta adaletini gösteren Allah'a Hamd olsun,
Verdiğini de aldığını da bize lazım olacak şekilde yapan Allah'a Hamd olsun,
Desteği,merhameti,sevgisi,yardımı,gücü ile Yanımda olan Allah'a Hamd olsun,
Beni bana bırakmayan,hep kendi kontrolünde tutan Allah'a Hamd olsun,
Ben onu bıraksam da beni hiç bırakmayan Allah'a Hamd olsun,
Ne kadar nankör olsam da kapısını bana hep açık tutan Allah'a Hamd olsun
Beni benden ,ailemden ve tüm insanlardan daha fazla seven Allah'a Hamd olsun,
Dualarıma cevap verirken bile benim menfaatimi düşünen Allah'a Hamd olsun,
Ya İlâhi,beni kendine layık kul olarak seçtiğin için sana Hamd olsun...
Amin,Amin,Amin...
Zehra Asuman

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Gücenmelerimiz birikti ,hammalı olduk acıların,ölemediğimizden yaşıyor,yaşamadığımızdan ölüyoruz...
Zehra Asuman
Uzun cümleler değil, içi mana dolu kelimeler duymak,
nokta deyip geçmeden anlam yükleyebilmek ,
Diline geleni değil de ,yüreğinden döküleni dinlemek,
Duyarak söylediğin ,gönlünün tasdik ettiği kelimeleri..
ben söyledim olduları değil ,olgunlaştırdığın heceleri ,
hatta kelimelerinden arındığın ,suskunluğunda hissettiğim seni istiyorum...
Zehra Asuman
Sıkıntılarına karşı almak istediğin cevabı ,Allah'tan gayrısında aramaların tümü cevapsız kalır,gücünü Allah'tan alanın aşamayacağı dert yoktur...
Sonraları beklerken bu günden de olmayalım....!
Dua Allah'a tüm tüm kalbinle inanmaktır,
Dua içtenlikle ,bütün dürüstlüğünle gönlünü açmaktır,
Dualarda bencil olmamak,iki katını da kardeşinle paylaşmaktır,
Dua da huzur bulmaktır,emin ellere kendini bırakmaktır,
Dua sabırla beklemek ,usanç göstermemektir,
Dua dünyaları versende ,alamayacağın şeylerin sana gelmesidir,
Dua acziyetimi biliyorum ben kulum ,sen Allah’sın demektir,
Dua bittim Ya Rabbi dediğinde ,Yettim kulum diyen Rabbin bilincinde olmaktır,
Dua ellerimden gelen imkanların tümü tükendi demektir,
Dua'nın kendisi başlı başına kabul olunmuş bir duadır,
Dua sıkıştığın anda değil, huzur anında da huzura varmaktır.,...
Bir şekilde,her hâl ile dostla buluşmaktır…
Zehra Asuman
Sıkıntılarınız birikti,Dağ gibi üzerinize çöktü, dönüp dönüp aynı noktaya geliyorsunuz...
uyuyorsunuz olmuyor,alışveriş yapıyorsunuz olmuyor,elde olan imkanları denemişsiniz ama yinede olmuyor...

O ruh halinden çıkamıyorsunız ve çözemiyorsunuz probleminizi...
bulunduğunuz mekandan, durumdan,bir kaç gün uzaklaşın,biraz uzağa gidin bu tatil olur veya sevdiğiniz birilerinin yanı olur farketmez...

Döndüğünüzde bıraktığınız durumda olmayacaksınız,bu memnun olmadığınız ,kesinlikle değiştirmek istediğiniz haliniz içindi...

Bir de iyi bir hal yakalamışsınız ,herşey gayet güzel gidiyor ve mutlusunuz... zaten bu zor yakalanabilen bir nimettir,böyle bir durumda da eğer zorunlu bir sebebiniz yoksa asla bulunduğunuz düzeni bozmayın ,dediğim gibi döndüğünüzde o Sır'rı da aynısı ile bulamayacaksınız...

Mutluysanız O hali korumak için hiç bir değişime izin vermeyin,
eğer değil iseniz vakit kaybetmeden biraz uzaklaşın...

Çok tecrübe ettiğim deneyimlerimdir ,acizane tavsiye...
Zehra Asuman
Not :İçimden Geldi
Kimse cennetide ,Allah'ıda tekeline alamaz,O onu cehenneme soksun,şu bunu cennetten kovsun,
bunun adı Allah'tan rol çalmaya kalkmaktır,hele ki rızkımız Allah'ın elinde ,bu güruh, insana bir kaşık su vermezdi.
Hafazanallah....
Zehra Asuman
Masumlarla savaşmayın,kaybedersiniz, Şahidi Allah olanın kaybettiği nerde görülmüş?... 
Zehra Asuman

ÖNYARGI


Hiç kimse kendi;Dinini, ırkını ,milliyetini,meşrebini,mezhebini vs. seçmemiştir sadece verilmiştir..Doğduğunda pırıl pırıl ,orijinaldir,"Kötülük asli değil arizi'dir".. ,“Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.” hadisi de âyandır.
Fakat insanlar kendi seçimleri imiş gibi(insanın kendi seçimi ve gayreti olmayan ve ona verilmiş olanla övünmesi çok absürd) bu durumları ile övünür ve ötekiler üzerinde düşünce boyutunda şiddete vardırırlar ,ben daha iyiyim ,ben en iyiyim ,sen nereden bilebilirsin daha üstün ve "en"olduğunu ,bunun ölçüsünü de kimden aldın diye sormazlar mı adama,dini bir inanca sahip olmayabilirsin islam'daki ölçü vahiydir ama sen islama inanmıyorsan insani değerler üzerinden bir vicdan ile yaklaşabilirsin konulara.Vicdanında söyler zaten sana neyin olup olmaması gerektiğini..Benim inancımdaki ölçü ve kıyas bellidir,kainatın Rabbi yasaları belirlemiştir,bunda ne senin ne de benim aleyhime bir sonuç bulamazsın,bu yasada dünyada iken haklı isen eğer mümin biri ile karşı karşı gelsen ki o haksız olsa hakkın sana teslim edilir....
Birde bu bölünme dünya üzerinde ;dinler üzerinden başlıyor,mezhepler ,alimler ,görüşler üzerine vs.devam edip gidiyor.sadece din üzerinden bölünmeler yetmiyor insanlara ,daha sonra ülkeler,şehirler,köyler ,mahalleler,akrabalar ve kardeşler arasına kadar inebiliyor,hatta hatta kendi içinde de bir dağılma yaşıyor insan.düşünceler elbette çatışacaktır akıl da bunu gerektirir zaten ama dayatma olmadan ;"Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli ve en üstününüz O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, herşeyden haberdar olandır."Hucurat,13 "dinle ve sonrada cevapla,sonra sen konuş o cevaplasın" şeklinde ,ama hayır önyargısı kesin yanlış olan sensin demiş bir kere dinlemiyor ,dinlese bile "yormuş" gibi yapıyor.
" Eğer benden isen tamamdır," senden değil ama adam gibi adam ne yapalım o zaman?,Aman ,Harca gitsin...bu zulmün ta kendisidir.
Üzüldüğüm başka bir olayda çok şahitliğim de olmuştur;hangi cemaattensiniz ?
-Ne önemi var ?Allah'a giden cemaate katıldım ....şundan veya bundan dedin mi eskaza sen bittin,bir daha o cemaatin semtine bile uğrayamazsın,hangi cemaattensin; artık hiçbir cemaatten değilim,beni aykırı ve önyargılı bu düşünceler soğuttu bu gruplaşmalardan ...
...çünki oradan gerçekten bir ders alabilseydin o aldığın ilim bu soruyu sana yasaklardı zaten...öğrenilen şeyler insanı ademlikten adamlığa götüremiyorsa o emeğe yazık.
ve ben bütün cemaatlerdenim ,Allah'ın ismini kim anarsa o benim kardeşimdir ,Sahabilerden bu günedek Said Nursi' de üstadımdır,Gavs-ı Sani Hz.leride,Mahmud efendi hz.leride,ve diğerleride,bana bunların tümü tefrikadan uzak kalmamı nasihat veriyorlar.Aldım kabul ettim ,hepsinide okurum dersimide çekerim, hepside başlı başına bir deryadır ,onlardan ne kadar ne nasiplenebilirsem benim için kârdır ve başım ayaklarının altındadır,dinlerim akıl süzgecimden geçiririm ve uygularım bana Allah akıl vermiş fikir vermiş ,basiret vermiş feraset vermiş bunları kullanmak zaten sıratı müstakime götüren yoldur.

İnsanı insan yapamayan hangi ders olursa olsun o ders değil derttir ancak...
Doğru ;kimden gelirse gelsin doğrudur,dini veya milliyetinin önemi yoktur ama önce insandır, sevip bağrına basmak zorunda değilsin ,ancak o söylüyor diye de doğrunun üstünü örtemezsin,sana bu hakkı önce Allah sorar...
Biz önce insan diyoruz,yaratılanların en üstünü ;nefes aldığı müddetçe de ondan ahiret adına ümit kesipte hakkına girilemez..Allah'ın şaheseri diyoruz,eserden önce müessire sonsuz saygımız var,konuşuruz ,ulaşmaya çalışırız,elimizi uzatırız ister alır ister almaz seçim hakkı vardır herkesin ,bu durum tam terside olabilir,dinleriz ,anlamaya çalışırız , aklımıza yatmamışsa da seni seviyoruz kardeşim , Allah sana selamet versin der dua ile bırakırız,hüküm ve ceza vermek ancak Allah'a yakışır....
Zehra Asuman-Denemeler