29 Ağustos 2012 Çarşamba

Alemde "beni bul " sesi çınlar yüreğinden ,ben yalnızlığı severim ,sende sev diye .asıl güç yalnızlıktan doğar ,sen kendini bile arama , ben seni seçtim ki,gücünden eksiltme diye...
Zehra Asuman
İçimizi boşaltıyoruz sanki boğazı açılmış deniz gibi,salıyoruz içimizdeki hüznü boşluktan aşağı,sanki boğulurmuşçasına...
Zehra Asuman
Dipte neymiş dibe indikçe bir dip daha gördüm .Uçurumun kenarında ölmekten öteye yol görmedim.Gerilerden gelmedeyim burdan ötesi yolsuzluk,çığlığımda ben boğuldum,umarsızca bir gülüşle ,alemi seyre dalmışım ki kendimden bile bana ne.
...neye bakarsın tüketmişliğin menbaı ,hâla haklıyım diyen behey ,sen misin?
Zehra Asuman
Tefekkürde olabildiğince cömert,kelâmda da bir o kadar cimri ,işte hesabını verebileceğim tek gerçek ...
Zehra Asuman
Yalnızım...

Yalnızlığın dostu olamayan hiçkimsenin dostu olamaz. 



Ey yüreğim! 

Sevgiliye önce sor;Yalnız mı?

Değilse ona yalnızlığı öğret.

Yalnızlığımı çöller anladı, insanlar anlamadı.

Olsun...

Çöller ortasındayım fakat üşüyorum yinede.

Çünkü düşünen yalnızdır.

Düşünce kuyularına düşmüşüm.



... Çıkmak istemiyorum düştüğüm kuyulardan.

Nazlı züleyha'mı bekliyorum.

Nazarım var Asumân'a..

gecenin damarından yalnızlığıma şiirler sağıyorum.



Yalnızım.

yalnızlar gül yahut nilüfer olmazlar.

Gelinciktir onlar ve yüreklerinin tam ortasındaki karanlık,

derin ruh kuyusunun girşidir...
Oğlum:H.Emre Özdemir

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Erken konuşmamak lazım,genellikle ...

Dünya bize kirlerimizden arınıpta mükemmel kelimesinin ifade edemeyeceği bir mekanı kazanabilmek için mihenge vurulduğumuz kalite kontrolümüz üzerinden kabul edileceğimiz bir ikramdır.İkramdır dedim çünki ,cennet bir hiçbir şekilde hakediş değil,olsa olsa ikram ve Lutuf olabilir.

Eğer dünyanın çivisinin çıktığından şikayetçiysek şayet ,birazda kendimize bakmalıyız.Dünya denge üzerine kuruludur.İşini (kulluk) doğru yapmayan herkes bu dengeyi bozan birer suçludur.

Hayatta den
ge mutlaka sağlanacaktır bir şekilde,bu denge kurulurken biz işin neresinde duruyoruz,acaba ?
Kimi zaman adalaetsiz saydığımız ,şikayet ettiğimiz şeylerin tümü de bu dengenin bir parçasıdır.Ki;o kötü gördüğümüz şeyler o ana aittir,arkasındaki sırlarla birlikte.Zamanla görürüz ki ,bütün tamamlandığında o hoşlanmadığımız şeylere ,iyi ki olmuş deriz biraz da utanarak,öncesi isyandı çünki..

Erken konuşmamak lazım,genellikle ...
Not:İçimden Geldi
Bana bir nefes dua gönder,amini şifa olsun...
Zehra Asuman
Allahtan fazla merhametli olmaya çalışmayın mutlaka vardır bir hikmeti karışmayın...
Zehra Asuman

21 Ağustos 2012 Salı

Hayata derin bakabilmek için,ağzı olan konuşmasın, kalbi olanda susmasın...
Zehra Asuman
Zamanda geçerken mezarlıktan, aldıklarına bakarak şöyle bir geçirdi,evet haksızlık etmiş olabilirim...
Zehra Asuman
Doğumda yalnızız,ölümde yalnızız,Ya İlâhi biz ancak seninle varız,bizi varlığından habersiz bırakma...
Amin...
Zehra Asuman
Geceyi seviyorum,çalıştırıyor kalbimi...
Zehra Asuman
BAYRAMA SEVİNÇ SAKLA 

Bayram sevinç demek, kavuşmak demek, huzur demek, mutluluk demek. Bayramın olmazsa olmaz yaşanmışlığıdır uzun örgülü saçlarımızla, kırmızı rugan ayakkabı başucumuzda bitmek bilmeyen bir gecenin sabahını  beklemek...
Ütülü kumaş pantolonunu giyip aynada birkaç kez saçı yan tarafa yatırmak, profilden bakıp yakışıklı olduğuna emin olduktan sonra, bir de uzun uzun kendini süzmek, sonra da koşar adımlarla babanın elini öpmektir bayram.
Sıra en önemli şeye gelmiştir evin küçükleri için, sanki baba bankadır da oraya yatırılmış hesapları vardır onların, yılda iki kez onu gururla baba elinden almak onlara dünyayı bağışlamaktır (çok beklentisi yoktur bu çocukların hemen dışarı çıkıp abur cubur ile sıfırlamaktan başka)
Koşar adımlarla babanın hizasına dizilip, teker teker el öpüp harçlığını alanın kenara geçme keyfi, huzur tavan yapmış, sadece evde değil bu, bayramla tanışmış dünyanın her yerinde, güzel bir musiki eşliğinde 7 den 70 e bir heyecanla, Grand tuvalet masaya oturmak.
Annenin sesiyle; buyurun bayrama, pardon kahvaltıya…
Yaratanın sevdiklerinden isteği (Allah herkesi sever) buna da bayramı vesile kılarak yılda 2 kez olsun zorunlu ve mutlak bir sevinç yaşama dileğidir.
Bize “böyle bir sevinci yaşamalısınız” denilmiştir.
Mutlulukları bazen bireysel, bazen aile, bazen de ülke olarak yaşarız. Fakat bu sevinçlerin adı, günü yoktur, sürprizlerle gelir ve sadece o anları bağlayan hayatın renkleridir. Ama Bayramlar bambaşka bir şeydir.
Bayramların hikmetine vakıf değilim, fakat kısaca sanki şöyle okudum ben; Öncesinde şunları şunları yapın, sonrasında da hak ettiğiniz sevinci doyasıya yaşayın, somut bir sunumla, milim milim hesapla. Diğer bayram da hemen hemen aynıdır, Haccı kurbanla taçlandırarak tamamlama.
Bayramın güzelliğini burada görürüz bizler. Olamaz bu! Binlerce kişide aynı pozitif enerji, bu harika! Bir sevincin toplu olarak yaşanması, hepimiz mutluyuz, çünkü istisnalar olsa da genel bir sevinç yaşanır.
Bu keyfi doyasıya yaşamalı ve yaşatmalıyız.
Bayramların amacı sevgiyi, sevinci, mutluluğu, iyiliği, paylaşımı öğretmek belki de.
Ben size iki bayram verdim, siz de diğer günlerinizi bayrama çevirin diye.
Tüm aksiliklerin sebep ve sonuçlarını hayra bağlayın. Bu mümkün bir şeydir, sadece her güne bayramcasına bakabilmek lazım, huzura gölge düşüren her şeyi öteleyerek.
Oruç üzerinden; sıkıntıya sabır cevabının ödülüdür bayram.
Evet, oruç tuttunuz, sıkıntınız oldu ama karşılıksız da kalmadınız, işte böyle bakın hayata, ne sıkıntı ödülsüz kalır, nede ikramlar sıkıntısız yaşanır.
Hayatın gerçeklerinden olan kayıplar, üzüntüler, acılar, kırgınlıklar vs.leri bayram sevincine çevirmeyi öğretmekti belki de bayram.
Birinci bayramda zengin fakir, şu bu ayrımı yapmadan eşit bir şekilde fiziksel oruçla yükümlülük ve yine kategorize etmeden toplu sevinç, ikinci bayramda ise, durumu iyi olanlar kötü durumda olanlara elini uzatsın, onları ayağa kaldırsın, sınıf farkı olmadan birlikte kaynaşsın, paylaşsın veren elle alan aynı olsun diye.
Küskünler barışsın, hastalara şifa dilensin, gönlü kırık yaşlıların gönülleri yeşersin, çocuklar sevinsin, ağlayanlar gülsün, öteleyin sorunları hayatı bayram gününde olduğu gibi diğer günlerde de olması gerektiği gibi yaşayın. Temiz ve asaletlice.
Paylaşın sevginizi, çoğaltın birbirinizi, yok edin nefreti kederi, bil kendinden herkesi, dercesine.
Yine yeni bir Bayrama giriyoruz, hiç çıkmamak dileğiyle… 
Zehra asuman

17 Ağustos 2012 Cuma

..en iyisi değilsin,bilesin ey kendim!
Zehra Asuman
Zamanda geçerken mezarlıktan, aldıklarına bakarak şöyle bir geçirdi,evet haksızlık etmiş olabilirim...
Zehra Asuman
..her gece ,biz bizimle kendimizle ,kimsesizce,sensizce ,kelimelerle sessizce,geceyle,heceyle,belki de bencilce ama güzelce seyrü sefer eyleriz...
Zehra Asuman
Dua etde ödeşelim!
Zehra Asuman
İnsan kirleniyordu ,kirletirkende kirletiyordu her şeyi,mesela çiçekleri...
Zehra Asuman
Bu sessizlikte nedir herkes mi ben oldu..?
Zehra Asuman
Bir haksızlık varsa savaşmak en güzeli,fakat gizli ve kirliyse işte kötü olan bu...
Zehra Asuman
Sen yoksun diye bende bensizliğe yol alıyorum...
Zehra Asuman
Deliye her gün bayramsa akıllıya hangi gün kalır?
Zehra Asuman
Düşenebiliyorsan,fikir sancısı çekmek kaderindir...
Zehra Asuman
Sustum! ...suskunluğumu da susturanlara ,helâl olsun...
Her ân'ın üzüntüsü o ân'a göre derin,ama hep derin...
Zehra Asuman
Madem ki Cehennemdeyiz bizde Cennete yürürüz...
Zehra Asuman
Aklım ağrıyor,yüreğim acıyor,kendime yetemiyorum ,sen bana yardım et, Ya İlâhi...

14 Ağustos 2012 Salı

Ya İâhi;benim aklıma,yüreğime,kalemime,görüşüme,ferasetime ,imân'ıma,sağlığıma,ve tüm 'dost'larıma' destek ver...
Amin ve ecmain...
Aklım ağrıyor,yüreğim acıyor,kendime yetemiyorum ,sen bana yardım et, Ya İlâhi...
Zehra Asuman
Leyle-i Kadir'de Kadrimizi artır Ya Rabbi...
Zehra Asuman

12 Ağustos 2012 Pazar

PANİK ;ALLAH'IN VARLIĞINI UNUTMAKTIR..!


Allah'ı inkâr etmenin kime ne faydası var anlayabilmiş değilim, inkâr etsen de etmesen de O hep vardı ve var olacaktır. Kişinin onu yok görmesi onun varlığından da Şan’ından da hiç bir şey eksiltmez.
Bu sadece insanoğlunu şöyle rahatlatabilir belki, kendisi Allah'ı görmüyor ya, O’da beni görmüyordur zannıyla, yasakları çiğnerken, günahta neymiş, kimse bana karışamaz, hesapta yok  nasılsa diye, geçici bir vicdan rahatlığı yaşayabilir ama dediğimiz gibi, bu geçici bir halüsinasyondur.
Çünkü, İnanç fıtrata kodlanmıştır. İnanma içgüdüsü insanın hamurunda vardır. Bu fıtrat kodları, acı, sevinç, korku vs. gibi şeylerin yaşandığı durumlarda, insanda birdenbire kendiliğinden nükseder. İçgüdüsel olarak bir sığınma ihtiyacı duyar.
İnancın kimseye hiç bir zararı yoktur aslında, bilakis çok faydası vardır. İnanç insana güven verir. Bilir ki mutlaka onu koruyup gözeten bir sahibi vardır. Ve kendini o sahibe teslim ettiğinde bir huzur ve güven yaşar. Bu tıpkı gök gürültüsünden korkan bir çocuğun anne kucağına sığınması gibidir.
Zaten inkâr çok gereksizdir. Allah’ın varlık üzerindeki müdahalesi sebepler dairesindedir. İnanan kişi bunu Allah’a, inanmayan ise başına gelen olayların bizatihi kendisine bağlar. İnsanın davranış biçimlerine getirdiği sınırlama veya istediği gibi davranma özgürlüğü iradesine bırakılmıştır. İstediğini seçme özgürlüğü vardır. İnsanısınırlayan veya dilediğini yapıp-yapmamayı sağlayan mekanizma öz iradesidir, yani dolaylı olarak kendisidir.20120807__6084863543
İnsanın Allah’ı görmezden gelmesi devekuşunun toprağa başını sokmasına benzer. Gerçekler tanık istemez evet kaçarsın belki ama saklanamazsın. Bu sebeple insan iki türlü yakalanışla yakalanır, ya Allah’tan kaçarken ya Allah’a koşarken, şekli her ne olursa olsun fakat kesin yakalanır. Başlangıç O’ndan geliş ve dönüş yine kesin O’nadır.
...leyse ke mislihî şey’.../-şûrâ-11;”hiç bir şey onun misli değildir.”,(Misl; hem iç hem dış, hem sayı hem kemniyyetihem keyfiyet bakımından hiç bir şey onun gibi değildir hiç bir şey gibi değildir demektir.)Çünkü Allah değillemeler üzerinden tarif edilebilir. Şudur üzerinden tarif edebilmek için Allah'ı kapsayacak bir akıl lazımdır. Oda bizde yoktur. Bu sebeple Allah hakkında düşünmenin doğru yönü varlıktan Allah’a doğru yapılır. Tersi bir yön ters yöndür.
Allah hakkındaki soruları da bu şekilde sormak lazımdır, çünkü insan soruya anladığı yerden başlarsa ancak o zaman kavrayabilir. Yani düşünme sistemi varlıktan yaratıcıya doğru yükselmelidir. İnsanların anlayamadığı da budur, düşünmeye Allah’tan başlamak yanlıştır, akıl kavrayamaz ve inkâra gider haşa. İnsanoğlu böyle yaptığı için anlayamıyor, Allah’ı da kafadan delilsiz reddediyor ve böylece cüz-i akıl ile külli aklı kavrayamıyor.
İbn-i Sina’ya göre Allah’ın tarifi ve sebebi olmadığı için delili de yoktur, fakat O, âlemin tümünün delilidir, der.O her yerdedir, tarifi mümkün olmayan bir yüce Rab’dır. Bunu sadece bilirsin ve kabul edersin. İmanda budur zaten. Zaman zaman hayır denilse de yok bilinse de, insan kendini gözden geçirdiğinde kendisi de görecektir ki; kimseye gerek kalmadan itiraf edecek, evet bir yaratıcı var ve bu yaratıcı da Allah diyecektir.
Kuran’ın hiçbir ayetinde Allah’ın varlığını kanıtlayıcı bir açıklama yapılmamıştır, Vahiy bunu gereksiz görür. Aslında özünde herkes Allah’a inanır da, bunun derecesi çok önemlidir, ama mutlaka inanır. Ateistim diyen bile yalan söyler çoğu durumda.
Ateistin biri ben Allah'a inanmıyorum deyince, arkadaşı da gerçekten mi inanmıyorsun diye sorar da Vallahi inanmıyorum demiş.
Durum bu kadar trajikomik bir olay işte...
Zehra Asuman-Denemeler
05.08.2012

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Gece sabahı özlüyor,sabah geceyi kovalıyor ,bize kalan neyi beklediğimizi bilmeden zamanda eksilmek,bekledikçe eksiliyor,eksildikçe bekliyoruz.
Beklediğimizi bildiğimizde ise gidiyoruz...
Zehra Asuman
Cennet bir kayıp değildir ,cehennem kazanımdır...
Zehra Asuman
İnsan sadece içinde özgürdür...
Zehra Asuman
Herkeste bir cân yangınlığı,biraz kaçış bişeylerden ,biraz varış bilinmezliğe bir dua emniyetiyle..
Zehra Asuman
Sırf iftar keyfini yaşamak için bile olsa insan oruç tutmalıdır..
Zehra Asuman
İncitilmesin yüreğim/iz...!
Hepimiz ağlayarak doğuyoruz bir gün gülebilmek için‚ o gün var mı onuda bilmiyoruz. 
Belki bu gün‚ belki bir gün ve belkide burada hiçbir gün.
Fakat mütemadiyen umutla bekliyoruz o günü...

İnsanların gülmesi ,mutlu olması neden bizi rahatsız eder de‚ acısı olduğunda,sevmediğimiz biri bile olsa üzüntüsünde hep onun yanında olmak isteriz?
Zaten bu üzüntülerin açtığı yaralara bizler sebep olmuyor muyuz birbirimiz için?
Tanımadığımız insan bile olsa tahammülümüz yok‚ ne maddi ne de manevi olarak yükselmesine‚ acı da olsa bu bir gerçek.

Birinin mutsuz olması,gizlenmeye çalışılsa da derinlerde bir yerde bizi sevindirirken acaba kendimizi mi ölçeriz onun üzerinden‚ne kadar iyi biri olduğumuzu kanıtlamak istercesine.?...

Önermediğimiz yol kalmaz‚ bu teselli sürecinde‚ iyileştirdiğimizde olur bazen sevgimizle.
Sonrasında mı; aman ha‚ gülerken yakalamayalım. Yakaladığımız anda da ilk biz ağlatmak isteriz.
Evet ,büyük tezat.... 
20120811__3177301288
İyi biri olma yolculuğumuz taki onu mutlu görene kadar sürer. Hepimiz böyle olmasakta istisnalarda kaideyi bozmuyor tabi.
.....Şöyle mi düşünüyoruz ;bize verilecekti de o mu almıştı elimizden istediklerimizi.O iyi olursa bize kalmaz korkusundan mı, ne gerek var ki buna? Paylaşıldıkça çoğalan tek şey sevgiydi oysa‚ çok iyi biliyorduk biz bunu. 

Hayırda açacağımız kredi sınırsız‚ şerde kullanacağımız imkânlarda da olabildiğince cimri olsaydık bunların hiçbiri yaşanmazdı aslında. Hepimiz niyetlerimizde bir genel temizlik yapmalıyız bence,hemde en genelinden. 

Vicdanımızı dinlersek o söyleyecektir nasıl insan olunur'u.o biliyor aslolan davranışların nasıl olması gerektiğini‚biz sadece fikrini sormuyoruz.

Fakat çok garip çoğaltmak istemiyoruz güzellikleri‚ ellerimizle tek tek kapatıyoruz bu kapıları. Bizler aynı durumu yaşadığımızda da‚ çoğaltmadığımız bir şeyin bize geri dönmesini bekliyoruz.
.......
İyi.
Adı üzerinde iyi bir şey‚ ittifakla bilinir ki;iyi iyidir...!

İlla da iyileştirmek için karşılığında para alınan bir mesleğe sahip olmamız gerekmiyor ‚ gözle görülemeyen öyle gizli yaralar vardır ki; insanın derinliklerinde ‚tedavisi karşılığında ücreti paha biçilemez cennet olan...?

Güzel insanlara güzellikleri çoğaltmak yakışır…
O zaman çoğaltalım...
Zehra Asuman

İçi kirlenirken dışını yıkayanlar,anlık temizlik hisleriyle ,kirlenmişliklerden dem vuruken sakince ben onları izliyordum...
Zehra Asuman
Tüm sahteliklerden sıyrılın ,gerçeklerinizi görmek istiyorum.Kendisine bile yabancı olan bana nasıl yakın olsun?
Biraz kendinizde olun...!
Zehra Asuman
Hayırda yorulmak lazım ki,şerre mecâl kalmasın...
Zehra Asuman
Gözyaşının riya ile hiç işi olmaz...
Zehra Asuman
Sevgi sınavındaki soruların hep bilmediğimiz yerden çıkması çok garip...!
Zehra Asuman

9 Ağustos 2012 Perşembe

Belki aynı dünya yaşıyoruz ama kendi içimizden bîhaber farklı âlem'lerdeyiz...
Zehra Asuman
Sevgi sınavındaki soruların hep bilmediğimiz yerden çıkması çok garip...!
Zehra Asuman
Ya İlâhi...!
Senden beklenen cevaplarımız var ,en hayırlısına bizi hazırla...
Amin...

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Miktarımıza olan memnuniyetsizlik,mutsuzluğumuzun sebebi...
Zehra Asuman
Sana yazdıklarımı bile okumaya mahrem kıldığım yâr,
Özlemimle hasretime gömdüğüm, gizli bahçemde...
Zehra Asuman
İçimden geldiği gibi çıkar hesabı yapmadan yaşadım ,hesabını veremeyeceğim hiç bir anımda olmadı..
Zehra Asuman
Sabırda sabır istermiş...
zehra suman

7 Ağustos 2012 Salı

Koştukça kaybettim aradıklarımı,bulduklarımdan kaçtıkça sobelendim...
Zehra Asuman
Belki de aynı şeyleri söylüyoruz ama iletişemiyoruz Mirim iletişemiyoruz...
Zehra Asuman

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Tüm yapmak istediklerimden beni anlamayanları anladığım için vazgeçtim..!
Zehra Asuman
Yol alırken sakın arkana bakma ,düşersin....
Zehra Asuman


Çayı sıcak severim ama yine dalmışım derinlere,oda soğumuş yüreğimle birlikte...
Zehra Asuman
Zulümden beslenenler,nefessiz kalır,bu gün değilse de yarın...
Zehra Asuman
Ya İlâhi...
Bizi inşa'allah ile İnşâa et ,
Maşâallah ile koru,
Tevekkeltü alellâh ile himayene al...
Amin ve ecmain..
Zehra Asuman

3 Ağustos 2012 Cuma

Yaz gecesinin serinliği gibi hoştu flu renklerin arasında tefekkürle merhametine sığınmak...
Zehra Asuman
Rab'bimin çekeceği bir kulağı her zaman uzatabilirim...
Zehra Asuman
Bağlanmak isterdim, benim iyiliğim için bile beni öteleyen bir kalbe...
Zehra Asuman
İnsan haddini bilmeyince,çok hadsiz'leşiyor...
Zehra Asuman
İçerimde bir yerlerde bir "sır" var bunu biliyorum ,fakat adı üstünde sır işte...!
kendi kendime bile söyleyemiyorum...!
Zehra Asuman
Yağmur ne güzel yağıyor,yine ölüm kokusu aldı heryeri...
Zehra Asuman

2 Ağustos 2012 Perşembe

ÖYLE...!


Bu dünyayı hiç anlayamamıştım, gördüm ki; meğer aynı dili konuşmuyormuşuz. O beni sevemedi bende onu sevemedim. Güzel olan yanı şuydu, kalmaya gelmemiştim sadece geçiyordum, iyi olan buydu vakit bizde gideriz. Hele ki gidiyoruz ya birde kalıcı olsaydık, bu berbat bir şey olurdu herhalde.
Dostlarımın yüreğine bakıyorum hepsi kırık dökük, ya geçmişten yaraları var ya gelecekten cılız umutları, toplasaydık bir sağlam bir gönül olabilir miydik onlarla bilmiyorum. Ama sen dayan, bittim dediğin yerde ben varım diyebiliriz belki de.
Ben ağlarım hem de sıkça, ağlamıyorum da ne demekmiş.? Tüm akarsuların kaynağı o muhteşem büyüklükteki kayalar değil midir? Sen ki en aciz olan kendisine bile tek başına yetemeyen insansın. Kayadan da daha taş kesilme iddiasında mısın ki ;benim yüreğimden yaş gelmez, ben güçlüyüm demek hadsizliği ile övünüyorsun.? Ben taştan da beterim itirafıdır bu. Ki taş bile hayat kaynağıdır su üzerinden tefekkür ettiğimizde.
Aşk kırığından hallice bir yaşam. Herkes ağlamaklı, yüreğinden ter damlıyor, kokusunu ciğerinde hissettiğin can yanığı. Elini uzatsan tutacak mesafede, ama dokunamayacak kadar imkânsız çaresizlikle. Gönüller uzlaşmış kendince görüşmede, bedenler kendine bile yabancılaşmış farklı yerlerde. Yaşamak zorundasın mirim, yaşama sunulmuşsun bir kere. Gitmek istediklerin yüreğinde kalmak zorundasın istemesen de. Bir arada olduklarının dilini anlamasan da ordasın, bakarsın her şeye hayretle. Her şey sana yabancı başka başka yerlerde.
Düşünürsün, ben neden anlayamıyorum diye. Sonra bakarsın ki konuşan aslında dil değil Dîl (gönül) lermiş. Onunda sahibi nerde. İnsanı yaşatan somut ta yaşadıkları değil gönülden tutunduklarıymış meğer. Onlarsa sana uzak, sen onlara imkânsız. Sadece gece ve hüzünle anarsın iki kelimeyle nefessizce özlediklerini. Bir kendine bakarsın bir de çaresizliğine, içten içe yanarsın. Yandıkça da tekrar tekrar kanarsın.
İki damla ılık bir gözyaşı damlar kucağına, durmaz akışını sayarsın damlaların, dilinden gelmeyenler kalbin kelimeleri sızar gözlerinden. Gözyaşı dedikleri ağlamak değildir aslında, ben susuyorum sen konuş yüreğimin kelimeleridir.
Herkeste sanki ya geçmişten gelen sevilmemiş fazlalıklar var yada gelecekten beklentileri eksilmişlik, diriler soluksuz kalmış ,olmuş  nefessiz ölü…
Bakıyorum her şeye hayretle, çok şeyi anlayamıyorum, yorumluyorum kendimce. Kâinatta yaratılan ve yaşanılanları okumaya çalışıyorum bir kitapmışçasına. Mutlaka bir sebebi vardır diyorum, yaratanın sonsuz bilgisine güvenerek. Bu tesellim oluyor, yapbozdaki eksik parçanın yerini bulmasını izliyorum, sonra görüyorum ki; öyle olması en isabetli duruşmuş. Sonra aklımın küçüklüğü beni utandırıyor bir kez daha. Haddimi bilip tevekküle sığınıyorum sonra bir sonra ki parça da buluşmak üzere.
Asıl yürekliler ağlar diyorum ve bunu iddia ediyorum, çünkü yüreği olan anlar, anlayan da elbette ağlar. Ağlamanın en güzel halidir insan.
Yakışmasaydı Allah neden versindi? O neyi amaçsız yaratmıştı ki?
Âlemlere rahmet olan ağlamışken bende kimim ki ağlamıyorum, güçlü insan ağlamazmış. Ben ağlıyorum, evet çokta güzel ağlıyorum. Gözyaşı ben bittim demenin en güzel ifadesidir insan için.
Ağlamak ki insanın isyansız çığlığıdır. Beni görüp gözeten, hüznümü bilen, güç versin diye…