Her yıl aynı terane, buda benden olsun.
El Kâdir olan Allah
varken, bir rakam ki nelere kadir değil!
Yeni yıl geliyor heyecanı, her zaman bana bu kendi
kıyametimize bir adım daha yaklaştık diye yapılan, anlamsız bir doğum günü
kutlaması gibi gelmiştir. Nedir bu? Bir
yaş daha kaybettim ne âlâ. Bu telaşın
kimseye faydası olmayacaktı oysa. Yorgunluğu ve hayal kırıklıkları, yanında
kârı kalmayan, zaman ve emek zayiatı.
Beklentiler hiçbir zaman sembollerde, nesneler de, objelerde
vs. olmamalıydı. Onlarda kendisine yetemeyen tek büyük kudretin elinde emre
amade zavallı yaratılmış varlıklardı. Fakat umut etmek ve beklemek bambaşka bir
şey, bu olması gereken bir fıtratla uyumlu bir durumdur da. Adı her ne olursa
olsun bunun bizdeki karşılığı ise dua demektir.
Fakat değişim hiç dışarıda olmadı ki. Göremediğimiz ama
hissedebildiğimiz, içerimizde bir yerlerdeydi taleplerimizin karşılıkları.
Gelen her yeni yıl hiç getirmedi, bilakis bizden götürdü. Geldi zannedilen tüm
şeyler zaten bizdeydi, belki vardı belki de yoktu ama bizdeydi.
Akıl almaz uslanmaz bizler, bilmem kaç bin yıldır gördük ki,
o rakam su gibi hep akıp gitti. Biz gidenin ardından yeni umuda doğru yelken
açışta iken, bir ertesi gün gördük ki bu günün de dünden farkı yoktu. Dünlerden
ders almamak gelenden medet ummaktansa çözüm sadece her an olması gerektiği
gibi cevabı yüzde yüz olan duaya tutunmaktı.
İnsan işte, inadına bekleyişten bir türlü vazgeçemiyor. Yine
her zaman ki gibi çok şey değişmeyecekti oysa. Bunu, gidenlerin keşkeli
serzenişlerinde, vah ile dönüp dönüp arkalarına bakışlarındaki çaresizliğinde
gördük.
Bizlerde olmayan değişimin rakamlardan beklenmesinden umudu
kesmek yapılacak en akıllıca iş. Umut biziz,
karşılığı ise sembollerde değil sadece kâinatın sahibinde, bunu idrak
etmekse en büyük talebimiz olmalı, derim ben.
Dua ile her şey rıza
doğrultusunda gönlümüzce olsun.
Âmin ve ecmain...
Not: İçimden geldi
31.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder