21 Aralık 2012 Cuma

Sakın kendisine verdiğin kıymeti sana vermeyenle arkadaş olma...
/-Hz. Muhammed sav.
&
yorum/lu/yorum; bu hadis üzerinden düşündüm de, dinimin ne kadar yapıcı onarıcı ve tamamlayıcı olduğunu bir kez daha fark ettim.
Bu gün kişisel gelişim eğitimleri adı altında, Quantum düşünce teknikleri, yaşam koçu edin/dir/me, yoga şu veya bu gibi yöntemlerle, insanı hayatta başarılı ve mutlu kılma gibi güya tavsiyelerle yeni yeni icatlar türüyor, (bunu da babalarının hayrına yapmıyorlar tabi, oldukça getirisi olan bir kazanç kapısı). Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yoktu ki.
Hukuktan matematiğe, botanikten tıbba kadar her türlü bilgi ve çözüm yolları en doğru ve kabul edilir şekilde zaten İslam dini aracılığı ile bize gönderilmiş.

...bu hadis üzerinden örnekleme yaptığımızda ise; bu sözde dâhi insanlar sağdan soldan yama yaparak biçtikleri giysiyi bize oldurmaya çalışıyorlar.
Seni düşünmeyeni sende düşünme, kimsenin seni üzmesine izin verme, önce kendini sev, "vb. gibi. Yani zımnen bencillik aşılıyor.

Bu söylemlerle Allah bilgisi arasında ki fark Allah yarattığını en iyi bilen olarak en güzelini veriyor zaten, onlarsa sanki Allah yokmuş gibi konuşuyor. İnsan sadece bu dünyada yaşar ve ne yaşarsa kârdır bakış açısıyla.
" Sakın kendisine verdiğin kıymeti sana vermeyenle arkadaş olma"! derken, durum budur. Fakat sen yinede kişi zor bir durumda kalırsa elinden tutmayı ihmal etme, ama o zatın bu zaafını da unutmadan. “Yaptığın iyilik kula olsada özünde Allah içindir, ödülünü de Allah verir”, der.
Bu hayatı tek Dünya’dan ibaret sayınca anlaşabilir bir durum. Fakat iki dünyayı göz önüne aldığımızda taban tabana zıt bir yaklaşımdır…
Yapılan hiçbir şey karşılıksız kalmaz inancı esastır bizim için. “Bazılarını burada görürsün, görmediklerini de öldüğünde görürsün”, biz böyle inanırız ve bu inanç bizi her zaman diri kılar...
Not:İçimden geldi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder