23 Temmuz 2012 Pazartesi

HASET'İN AÇILIMI


Haset;bende yok ondada olmasın demektir.
Haset özü itibarı ile zımnen ALLAH'a itiraz etmektir.
Haşa sen kime neyi ne kadar verceğini bilememişsin demeye gelir .
Haset 'hasetçinin ,haset ettiğine DUA , kendisine BEDDUA ' dır...'
Haset hastalığının ilacı ise, kişi haset ettiğini fark ettiği anda ,o şeye artık neye karşı çekememezlik yapıyorsa ona karşı hayır dua etmelidir...

Haset etmeyin, ateş odunu yaktığı gibi, haset de ibadetlerin sevaplarını giderir..
/-İbni Mace

Eski ümmetlerden iki kötülük haset ve kin size bulaştı. Dinlerini haset ve kinle yıktılar.. /-Tirmizi

&
KISKANMAK haset değil, Ğayret'tir.
ĞAYRET elindekini sakınmak ,elindekinin üzerine titremektir...
&
BUHL (pintilik, cimrilik) ;Bende var ama onda olmasın demektir,yani sadece bende olsun ,eşsiz olayım demektir...

Hz. Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor:
"Resulullah (sav) buyurdular ki; "Sehâvet sahibi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah´tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Câhil sehâvet sahibini Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever..."
&
ŞUHH:Onun ki de benim olsun demektir...

Mala düşkün olup, fakirlere vermeyi sevmemek, cimrilik etmek...
ŞUHH; nefsin, behillik, nekeslik, hasislik dediğimiz hırs ve kıskançlık huyudur ki ‘buhl’ bunun fiiliyatındaki tezahürüdür. Nefiste bir garize olması haysiyetiyle ‘şuhh’, fiilen men’e de ‘buhl’ denilir.
Elmalılı Tefsiri

"Her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlardır felâh bulanlardır."
/-Haşr-9
Şuhh'tan kaçının, Çünkü sizden evvel geçenleri o helâk etti. Onları kanlarını dökmeye ve kendilerine haram olan şeyleri helâl görmeye sürükledi."
H.şerif-Müslim
&
ĞIPTA;Onda var , bende de olsun,bunda sıkıntı yoktur...
Meşhur alimlerden İmam Nevevî, Sahih-i Müslim şerhinde hasedi, hakiki ve mecazi olmak üzere ikiye ayırır.
Der ki: “Hakiki haset, bir kimsedeki nimetin yok olmasını arzu etmektir...
Bunun da haram olduğu delillerle ve ortak görüşle kanıtlanmıştır.

Mecazi olan ise Ğıpta'dır. Yani bir kişideki nimetin aynısının kendisinde olmasını arzulamaktır. Bununla birlikte diğer kişide o nimetin yok olması arzulamaz.

"Gıpta eğer dünya işlerinde olursa mübahtır, ibadet ve benzeri şeylerde olursa da sünnettir.”
/-el-Minhâc
&
SEHAVET:Ben de var onda da olsun ,bu ise çok güzeldir...
SEHAVET;Aynî´nin açıklamasına göre, "Uygun olanı uygun olana vermek, kendi kazancından, herhangi bir karşılık almadan harcamaktır..
Bu, güzel ahlaklardan biridir, hatta en başta gelenlerden biridir. Buhl (cimrilik) bunun zıddıdır.Sehâvet dilimizde cömertlik olarak ifade edilir. Sahî'de cömert demektir.
&
İTÂA: beim değil , O'nun olsun...
“Ey îmân edenler! İçinde ne bir alış veriş ne bir dostluk ne de (Allâh'ın izni olmadıkça) bir şefâat bulunmayan kıyâmet günü gelip çatmadan önce rızıklandırdığımız şeylerden Allâh yolunda cömertçe sarfedin. Küfrân-ı nîmet içinde olanlar zâlimlerin tâ kendileridir.”
/-Bakara-254
&
CÛD (Kerem ve Cömertlik);Bende yok ama onda olsun demektir...

Bu iki kelime de cömertlik anlamına gelir fakat Cûd, sehâ’dan daha yüksektir.
Çünkü yüce Allah, cûd (cevâd) ile isimlendirilmiştir. Cûd, hiç karşılık beklemeden vermektir...
Cûd, isteyerek ve severek yapılır. Sehâ da cömertliktir ama bundaki verme, bazen cömertlikten değil, zoraki cömertlikten olur...

Sanavberî şöyle demiş:“Onlar cömertlik gösteren değil, gerçek cömert olarak yaratılmışlardır. Zoraki cömertlik yapan, aslında cömert değildir.”Cevâd, yani cûd sahibi kişi, layık olsun olmasın, herkese iyilik yapandır...
SAHÎ; yani sehâ sahibi kişi ise yalnız layık olana iyilik yapar. Demek ki cûd genel ikram, sehâ özel ikramdır.

Cûd bir deniz, sehâ ondan akan bir nehirdir.
Cûd, fazilet ve keremden vermek, sehâ ise fazla olunca vermektir...
&
FAKR:Madem ki onda yok o zaman bende de olmasın demektir..
Bana verirsen o acı çeker, bana da verme,anlamına gelir.
&
Müstağni olmak:(Ğani) Kimseden bir menfaat beklemeyen, bir şey istemeyen, istiğna eden, kimseye ihtiyacı olmayan...
Gönlü tok, tok gözlü...

Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: "Resülullah (sav) şöyle dua ederdi; "Allah'ım, Âl-i Muhammed'in rızkını belini doğrultacak kadar ver -Bir diğer rivâyette- "yetecek kadar ver" buyurmuştur."

"Resulullah (sav) efendimiz buyurdular ki: "Dünyada zahidlik, helâl olanı haram etmek veya malı ziyan etmekle olmaz.
Gerçek zahidlik, Allah'ın elinde olana, kendi elinde olandan daha çok güvenmen ve bir müsibete düştüğün zaman getireceği sevabı sebebiyle, onun devamına rağbet göstermendir."
"Rezin şunu ilave etti: "Zira Allah (c.c)buyurmuştur: "Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir..."
/-Hadid- 23
Zehra Asuman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder